Fizyoterapistlik mesleği,dünyada yaklaşık 112 yıldır,ülkemizde ise 45 yıldır toplum sağlığı ve yaşam kalitesi ile doğrudan ilgili bir bilim dalı olarak gelişimini sürdürmektedir.Fizyoterapi bilimi,kas-iskelet-sinir sisteminin anatomisi,egzersiz,masaj,çeşitli fiziksel ajanların vücut sistemlerine etkileri ile ilgili bilgiler ışığında fiziksel fonksiyonların geliştirilmesi amacıyla başlamıştır.
Fizyoterapistlik mesleği dünyada özellikle savaşlar,travmalar ve çocuk felci epidemilerini takiben oluşan özürlü nüfusun fonksiyonel kayıplarını giderebilmek amacı ile doğmuş ve pek çok aşamadan geçerek günümüzdeki popüler konumuna ulaşmıştır.
Günümüzde tıp bilimindeki ilerlemeler ve sağlık alanındaki gelişmelere paralel olarak hastaların yaşama şanslarının artması,yaşamak kadar yaşam kalitesinin önemli olduğunun anlaşılması,sağlıklı olmak tanımının WHO(Dünya Sağlık Örgütü)tarafından daha geniş bir perspektifle değerlendirilmesi ve koruyucu sağlık hizmetlerinin Dünya ekonomisinde büyük tasarruflar sağladığının anlaşılması ile fizyoterapistlere duyulan ihtiyaç artmıştır.
Fizyoterapi ve rehabilitasyon,hareket yetersizliğine yol açan hastalıklar,yaralanmalar ve ağrılı durumlar sonrasında fonksiyonel durumun olabildiğince iyileştirilmesi ve devamı için bilimsel kanıtlara dayalı değerlendirme ve fizyoterapi rehabilitasyona özel tedavi yaklaşımlarının fizyoterapistler tarafından uygulandığı bir bilim dalıdır.
Sağlıklı yaşamın temel kavramlarından olan fiziksel uygunluk,fizyoterapistler tarafından geliştirilmiş bilgi,beceri ve yaklaşımlarının kullanımı ile devam ettirilebilmekte veya artırılabilmektedir.
Görevleri
Fizyoterapist;yaralanma,hastalık,doğuştan gelen özür,hareket sistemi bozuklukları veya diğer durumlardan kaynaklanan ağrı ve fonksiyon bozukluklarında;kişilerin fonksiyonel limitasyonlarını,ağrıyı,özrü ve yeteneklerini özel ölçme,değerlendirme ve inceleme yöntemleri ile belirleyerek hekimin tanısına göre,fonksiyonun ve fonksiyonel kapasitenin geliştirilmesine yönelik fizyoterapi ve rehabilitasyon programını planlayan,uygulayan ve tekrar değerlendirerek rapor eden,sağlıklı kişilerin sağlığını devam ettirmek amacıyla uygun egzersizler/koruyucu programlar planlayan mesleki otonomiye sahip olan bir sağlık personelidir.
Rehabilitasyon?
Rehabilitasyon, kişinin doğuştan veya sonradan, herhangi bir nedenle oluşan kalıcı veya geçici yetersizliklerinin, kaybedilmiş bazen de limitlenmiş olan fonksiyonel kapasitenin belirlenerek tedavi edilmesi, psikolojik sosyal ve mesleki açıdan da desteklenerek günlük yaşamda bağımsız duruma gelmesini sağlamaktadır. Çok yönlü tedavi yaklaşımı olan rehabilitasyon, bedensel özürlülerde hastalığa ve hastaya özgü fizyoterapi ve rehabilitasyon programını gerektirir ve rehabilitasyon programının standardizasyonu yoktur. Rehabilitasyon uygulamalarını ana üyesi fizyoterapisttir.
Çalışma Alanları
1) Yataklı Tedavi Merkezleri(Üniversite, Devlet ve Sigorta Hastaneleri vb…)
2) Rehabilitasyon Merkezleri/Protez-Ortez Üniteleri
3) Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri
4) Endüstri Alanları
5) Okullar
6) Spor Klüpleri
7) Huzur Evleri
8) Mesleki Rehabilitasyon Merkezleri
9) Kaplıca Merkezleri
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Oldukça Geniş Hastalık Gruplarına Hitap Etmektedir.
Bunlar Arasında:
Özel Eğitimde Fizyoterapi
Özel eğitim hizmetleri kapsamında destek eğitim kurumlarına devam eden bedensel (spastik ve ortopedik)yetersizliği olan bireylerin verilen özel eğitim hizmetinden etkili bir biçimde ve en üst düzeyde yararlanmalarını sağlamak amacıyla ülkemizde bedensel yetersizliği olan bireylerin gelişim özellikleri dikkate alınarak Bedensel Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı hazırlanmıştır.Bizim kurumumuzda da bu program doğrultusunda kaliteli bir fizyoterapi hizmeti verilmektedir.
Özür Grubunun Tanımı ve Özellikleri
Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası dönemde herhangi bir nedene bağlı olarak
iskelet (kemik), kas ve sinir sistemindeki bozukluklar sonucu, bedensel yeteneklerini çeşitli
derecelerde kaybeden, toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük yaşamdaki gereksinimlerini karşılamada güçlükleri olan, bu nedenlerle korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişiye bedensel özürlü; bu duruma yol açan durumlara ise bedensel özür denir. Bedensel özürleri nedeni ile sağlıklı kişilerden farklılaşan ve eğitim hizmetlerinden gereğince yararlanamayan bu bireylerde bilişsel, psiko sosyal ve duyusal gereksinimlerin yanı sıra hareket ve fonksiyonel yeteneklerin geliştirilmesi de büyük önem taşımaktadır.
Çeşitli nedenlerle kaba ve ince motor gelişim becerileri olumsuz yönde etkilenmiş bu
kişilerin kendilerinden beklenen fonksiyonel hareket ve becerileri yerine getirmeleri değişik
derecelerde kısıtlanmıştır. Bu duruma yol açabilecek ve sıklıkla karşılaşılan nedenler aşağıda kısaca tanımlanmıştır.
1.Serebral Palsi: SP (CP) şeklinde kısaltılmış olan bu hastalık grubu, gelişmekte olan beynin
(gebeliğin başlangıcından ikinci yaşın sonuna dek) değişik nedenlerle zarar görmesi sonucu ortaya çıkan duyu, algı ve hareket bozukluğudur. Ortaya çıkan klinik tablonun ağırlığı, beynin zedelenme derecesine, hasarın yerine ve bireyin yaşına bağlıdır. Oluşan tablo ilerleyici değildir. Bu tablonun vücudun tamamını etkileyen şekli tetraparezi (kuadriparezi), daha çok bacakların etkilendiği şekli diparezi (dipleji), vücudun bir yarısının etkilenmesi hemiparezi, tek kol veya tek bacak etkilenmesi monoparezi olarak adlandırılır. Bu durum farklı şekillerde kendisini gösterir.
a. Spastik Tip: Kasın istem dışı sertliğini ifade eden bu durum; hareketlerin yavaşlamasına, harekette kontrol güçlüğüne ve çeşitli hareket kayıplarına sebep olur.
b. Atetoit Tip: Hareket ve pozisyonlara bağlı olarak kaslar bazen sert bazen de
gevşektir. Hareketler istemsiz, yavaş ve sürüncemelidir.
c. Ataksik Tip: Duruş, denge bozuklukları, hareketlerde titreme ve koordinasyon
bozuklukları ile karakterizedir.
ç. Hipotonik Tip(Gevşek): Tüm vücut kaslarında yaygın gevşeklik söz konusudur.
d. Karışık Tip: SP’nin farklı tiplerine ait özellikleri bir arada taşır. Çoğunlukla atetoid ve spastik tip birliktedir.
2. Merkezi Sinir Sistemini Etkileyen Dejeneratif, Metabolik ve Genetik Kökenli Hastalıklar:
Motor gelişim geriliğine bağlı hareket ve fonksiyon kayıplarına yol açar. (Down
sendromu, Subakut sklerozan panensefalit, Joubert sendromu, Rett sendromu, Prader-Willi
sendromu, Williams sendromu vb.)
3. Mental Motor Retardasyon (MMR) (Mental Motor Gerilik): Zekâ, duyu, algı ve motor
bozuklukların çeşitli oranlarda bir arada görüldüğü durumu ifade eden genel bir başlıktır.
4. Doğuştan Kol Felci (Brakial Pleksus Yaralanması): Doğum sırasında kola giden sinirlerin zedelenmesine bağlı olarak ortaya çıkan, hareket ve duyuyu etkileyen felç tablosudur. Tek taraflıdır.
Etkilenen kolda tamamen bir felç tablosu olabileceği gibi ağırlıklı olarak elde ya da omuz
çevresindeki kasların zayıflığı ile de seyredebilir.
5. Omurilik Kapanma Defektleri (Spina Bifida-Meningomyelosel): Omuriliğin ve omurilik sıvısının dışarıya doğru kese şeklinde fıtıklaştığı ve bacaklarda tek ya da çift taraflı değişen derecelerde felçlere neden olan bir hastalıktır. Bazı hastalarda beyin omurilik sıvısının dolaşımının beyin içinde kapalı kalması sonucu beyinde birikmesi ve buna bağlı başın büyüdüğü (hidrosefali) görülebilir. Hidrosefali beyin gelişimini ciddi olarak engelleyebilecek bir durumdur.
6. Doğuştan Kas Hastalıkları: İskelet kaslarının yapısındaki bozulma ve buna bağlı ilerleyici kas güçsüzlüğü ile seyreden, doğumdan itibaren ortaya çıkan bir grup hastalıktır. Kas güçsüzlüğünün yanı sıra eklem sertlikleri, şekil bozuklukları ve ilerleyici sakatlık meydana gelebilir.
7. Travmatik Nedenli Merkezi Sinir Sistemi Yaralanmaları: Çoğunlukla trafik kazası,
yüksekten düşme, ateşli silah yaralanmaları gibi kazalar sonucunda oluşmakta ve sinir sisteminde geçici ya da kalıcı özre neden olmaktadır.
8. Süreğen Hastalıklardan Kaynaklanan Motor Gelişim Gerilikleri: Doğuştan ya da sonradan oluşabilen, yaşam boyu devam eden ve /veya ilerleyici, ince ve kaba motor gelişim becerilerinde yetersizlik ortaya çıkaran durumları tanımlar (epilepsi, osteogenesis imperfekta).
Yukarıda saydığımız nedenlerle kurumumuza başvuran engelli bireylere gerekli ölçme ve değerlendirme yöntemleri kullanılarak destek eğitim programı planlanır ve uygulanır.
Programın Genel Amaçları
Bu program ile bireylerin;
1. Normal motor gelişim basamaklarındaki becerileri kazanmaları,
2. Duruş (postür) ve hareket ile ilgili bozukluklarını en aza indirmeleri ,
3. Kaba ve ince motor becerilerini geliştirmeleri,
4. Günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız hareket edebilme becerileri kazanmaları,
5. Bacak ve kollarını fonksiyonel bir şekilde kullanmaları,
6. Düzgün duruş ve hareket için gerekli duyu, algı, bilişsel ve motor bütünlüğünü sağlamaları,
7. Transfer ve yer değiştirmeye ve ilerlemeye yönelik (ambulasyon ) hareketlerini geliştirmeleri,
8. Yardımcı cihaz, araç gereç ve ekipmanı kullanma becerisi geliştirmeleri,
9. Gelişim basamaklarına uygun davranma becerisi geliştirmeleri,
10. Hareket yeteneğinin yanı sıra bilişsel, duyusal, psikolojik ve sosyal bütünlüğü geliştirmeleri beklenmektedir.
Öğretim Yöntem ve Teknikleri
Bedensel Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı’nın kaba motor becerilerin
geliştirilmesi bölümü, nörogelişimsel yaklaşımları esas almaktadır. Bu yöntem, merkezi sinir
sisteminin gelişimine uygun olarak oluşturulmuş ve engelli bireyin fiziksel, zihinsel, psikolojik ve sosyal kapasitesine göre belirlenmiş hareketleri, fonksiyonel aktivitelerini ve bireyin ihtiyaçlarına uygun belirlenmiş özel egzersiz ve hareket yaklaşımlarını içerir. Bu kapsamda kaba motor beceriler için uygulanabilecek yaklaşımların ana başlıkları aşağıda özetlenmiştir:
Bireylerde zorlayıcı aktivitelerin var olan hareket bozukluğunu artırdığı unutulmamalıdır. Bu bireylerin eğitim uygulamaları sırasında pasifleştirilmesinden kaçınılmalı, bireylerin aktif olması sağlanmalıdır. Aktiviteler sırasında uygulayıcı, bireyin harekete katılımını beklemeli; bireyi hazır olmadığı hareketlere zorlamamalıdır.
İnce motor becerilere ait başlıklar ise şunlardır: